7 Ekim’de Filistinli örgütlerin İsrail’e karşı düzenlediği ‘Aksa Tufanı’ Operasyonu’nun ardından Ortadoğu yeniden hareketlendi. İsrail’in bu operasyona verdiği yanıt Gazze’yi aralıksız bombalayarak bütün dünyanın tepkisini çeken bir katliam uygulamak oldu. Irak’taki Şii gruplar, Lübnan Hizbullah’ı ve Yemen’deki Ensarullah Hareketi (Husiler) Filistin direnişine destek vermek için harekete geçince savaş coğrafi olarak daha geniş bir alana yayıldı.
Savaşın Filistin’in dışına taşması da Ortadoğu halklarıyla ABD’nin başını çektiği Atlantik İttifakı’nı tam olarak karşı karşıya getirdi. Filistin’deki savaşın Lübnan’a sıçraması an meselesi ve sınır çatışmaları sürüyor. Hizbullah, İsrail’e karşı sürdürdüğü düşük yoğunluklu savaşta 600’e yakın mensubunu kaybetti, ancak işgal güçlerine önemli askeri zararlar vermesinin yanı sıra işgalcilerin dikkatinin Lübnan güneyinde tutulmasıyla Gazze’de kullanması muhtemel güçleri azaltıyor. Asıl kritik nokta ise Lübnan’ın güneyinden ziyade Yemen oldu.
Yemen’de Ensarullah Hareketi ise (Husiler) Filistin direnişiyle dayanışma amacıyla İsrail’e giden gemileri vurarak Kızıldeniz yolunu kapatmaya çalışıyor. ‘Uluslararası ticarete darbe vurulduğunu söyleyen Batılı devletler ise hemen harekete geçerek Yemen’e karşı bir güç oluşturdu. Bu güç Ensarullah’ın operasyonlarını engellemek için Yemen’de belli başlı hedeflere saldırı düzenlemeye başladı.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) General Michael Corella, Husilerin uluslararası deniz taşımacılığına yönelik saldırılarını Tahran’ın pervasız tutumuna bağlarken eski bir CENTCOM komutanı olan Joseph Votel, saldırıların Husilerin oluşturduğu tehdide uygun olduğunu düşünüyor ve Husi saldırılarına kararlı bir yanıt vermenin caydırıcılığı yeniden tesis etmek için çok önemli olduğunu ekliyor.
YEMEN PARLAMENTOSU’NDA ‘AMERİKAN TERÖRÜ’ TARTIŞMASI
Harici’nin aktardığına göre The Cradle’nin Al-Maseerah TV’den aktardığı haberde “Parlamento üyeleri tartışmalarında, ABD’nin dünya çapında kötülüğün ve terörizmin başı olduğu halde düşmanlarını terörist olarak tanımlamasındaki ironiye dikkat çekti. İsrail işgal varlığını, ABD ve İngiliz rejimlerini küresel terörizm listesinin en başına koyduklarını vurgulayarak, kötülüklerinin ve Filistin halkına karşı işledikleri soykırım suçlarının karşılığını alacaklarını ileri sürdüler.”
Husilerin lideri Abdülmelik el-Husi, hareketini terör örgütü olarak tanımlama kararı alan ABD’yi kınayarak, “ABD’nin saldırıları ve sınıflandırmalarının hiçbir önemi yoktur ve sadece İsrail’in suçlarını savunma bağlamında atılan bir adımdır” dedi. Öte yandan Yemen’de cuma günü ABD ve İngiltere’nin düzenlediği saldırılar protesto edilirken Filistin’e de destek gösterisi düzenlendi. Başkent Sana’nın Sebin Caddesi’nde bir araya gelen Yemenliler, cuma namazının ardından ABD ve İngiltere’nin Yemen’e düzenlediği hava saldırılarını protesto etti. “Filistin’in yanındayız, Amerika terörün anasıdır” sloganıyla düzenlenen gösterilerde, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki Filistin halkına karşı işlediği soykırım protesto edildi.
HUSİLER’İN KIZILDENİZ’DEKİ EYLEMLERİ
Husiler, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına tepki gerekçesiyle 31 Ekim 2023’te Yemen açıklarında İsrailli şirketlere bağlı olduğunu belirttikleri ticari gemilere el koymaya, bazılarına da dron ve füzelerle saldırılar düzenlemeye başladı. ABD güçleri, bu süreçte birçok kez Yemen’den atılan füze ve kamikaze dronları düşürdüğünü duyurdu. Husilerin eylemlerinin ardından çok sayıda gemicilik şirketi, Kızıldeniz’deki seferlerini durdurma kararı aldı.
ABD, küresel deniz ticareti güvenliğinin tehlikeye girdiği gerekçesiyle 18 Aralık’ta bir grup ülkenin katılımıyla Husilere karşı “Refah Muhafızı Operasyonu” adında çok uluslu “deniz görev gücü” oluşturulduğunu açıkladı.
Husilerin Sözcüsü Muhammed Abdusselam, dün akşam sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Washington yönetiminin uluslararası kriz yaratmaya ve bunun sonuçlarından Yemen’i sorumlu tutmaya çalıştığını savundu. “Washington, Kızıldeniz’deki olayları ‘uluslararası kriz’ yaratmak için istismar ediyor” ifadesini kullanan Sözcü Abdusselam, “Husilerin hedefinin İsrail gemileri veya işgal altındaki Filistin limanlarına giden gemiler olduğunu” yineledi. Husi Sözcü, “ABD’ye gereksiz krizler yaratarak İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısını durdurma sorumluluğundan kaçınmaya son vermesi” çağrısında bulundu.
Husilerin Yüksek Siyasi Konsey Üyesi Muhammed Ali el-Husi de gemilerin Kızıldeniz’den güvenli bir şekilde geçmelerini sağlayacak en basit çözümün, otomatik tanımlama sistemlerinde “İsrail’le bir bağlantımız yoktur” ibaresini koymaları olduğunu ifade etti. Bu çözümün etkinliğini kanıtladığını dile getiren Husi, İsrail gemilerini hedef almaya başladıkları kasım ayından bu yana bu ibareyi kullanan 64 geminin güvenli bir şekilde Kızıldeniz’den geçtiğini aktardı.
Husi, İngiltere ve ABD’nin, Yemen’e düzenlediği saldırılarla en büyük zararı başta Avrupa olmak üzere dünyaya verdiğini kaydetti.